Çalışma izni başvurularında ikamette aranan süre ile ilgili değişiklikler


YUKK tasarısı, 4817 sayılı kanunun 5. maddesinde tanımlanan süreli çalışma izinleri için çalışma izin süresinin belirlenmesinin yabancının ikamet izninin ve iş sözleşmesinin süresinin göz önünde bulundurularak yapılması hükmünde değişiklik yapmıştır. Tasarının 123. maddesi beşinci fıkrasının (a) bendi uyarınca,  4817 sayılı kanunun 5. maddesi (a) bendinde geçen “ikamet izninin süresi ile” ibaresi metinden çıkartılmıştır.   Mevcut durumuda 4817 sayılı kanunun 5. maddesi (a) bendi süreli çalışma iznini tanımlayarak, yabancıların ilk çalışma izni başvurularında edinebilecekleri bir yıllık üst sınırı işaret etmektedir. Türkiye’nin taraf  olduğu ikili ya da çok taraflı sözleşmelerde aksi öngörülmedikçe, ülkemizde yabancılara ilk başvurularında belirli bir işyeri veya işletmede  ve belirli bir meslekte çalışmak üzere en çok bir yıl geçerli olmak üzere verilir.   Çalışma izni süresinin belirlenmesinde ise, yabancının ikamet izninin süresi ile hizmet akdinin veya işin süresinin göz önünde bulundurulacağı aynı maddede hükme bağlanmıştır. Uygulamada ise, yurtdışından yapılan çalışma izni başvurularında, ikamete ilişkin süre göz önünde bulundurulmamaktadır. Nitekim, mevcut uygulamada, çalışma vizesi ile ülkeye giriş yapmış yabancının, giriş yaptığı tarihten başlayarak, en geç otuz gün içerisinde ikamet tezkeresi başvurusunda bulunma zorunluluğu vardır. Diğer taraftan, yabancıların yurt içinden başvuruda bulunabilmeleri için en az altı aylık geçerli ikamet tezkerelerinin bulunması, Uygulama Yönetmeliğinin 7. maddesi birinci fıkrası gereğince hükme bağlanmıştır. YUKK tasarısının getireceği değişiklik aracılığı ile çalışma izin süresinin belirlenmesinde, sadece iş sözleşmesinin süresi göz önünde bulundurulacak ve 4817 sayılı kanunun 5(a) bendi aşağıdaki gibi değiştirilecektir.

“Türkiye’nin taraf  olduğu ikili ya da çok taraflı sözleşmelerde aksi öngörülmedikçe süreli çalışma izni iş  piyasasındaki durum, çalışma hayatındaki gelişmeler, istihdama ilişkin sektörel ve ekonomik konjonktür değişiklikleri  dikkate alınarak, yabancının  hizmet akdinin veya işin süresine göre, belirli bir işyeri veya işletmede  ve belirli bir meslekte çalışmak üzere en çok bir yıl geçerli olmak üzere verilir.” (10)

Diğer taraftan tasarı, 4817 sayılı kanunun 14. maddesi (c) bendini tamamen değiştirmektedir. Mevcut kanunuda 14. maddenin (c) bendi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının, yabancının geçerli ikamet izninin bulunmaması durumunda, çalışma izin başvurusunu reddebileceği yönünde hüküm belitmektedir. Uygulamada ise, yurt dışından yapılan başvurularda, yabancının geçerli ikamet izninin bulunması beklenmemektedir fakat, 4817 sayılı kanunu 12. maddesi ikinci fıkrası ve uygulama yönetmeliğinin 7. maddesi birinci fıkrası gereğince yurt içi başvurularında, başvuru sahibi yabancının (en az altı ay) geçerli ikamet izninin bulunması şartı vardır. Bununla birlikte, uygulama yönetmeliğinin izin isteminin reddini düzenleyen 21. maddesinin dördüncü fıkrası,  14 (c) kapsamındaki reddin, turistik vize ya da çalışma amacı dışındaki vizelerle veya iki ülke arasındaki vize muafiyeti programı ve diğer vize kolaylıklarından yararlanarak Türkiye’ye gelmiş olan ve ikamet tezkeresi olmayan yabancıların, izin istemlerinde uygulandığı yönünde hüküm içermektedir. Tasarının bu haliyle yasalaşması durumunda geçerli ikamet izninin bulunmadığı durumlarda izin istemlerinin reddini hükme bağlayan 14. madde (c) bendi  “İçişleri Bakanlığının olumsuz görüş bildirmesi,” şeklinde değiştirilecektir. (11)

Bu noktada tasarının, yurtiçinden geçerli ikamet izni olan yabancıların veya işverenlerinin çalışma izin başvurularına olanak sağlayan 4817 sayılı kanunun 12. maddesi ikinci fıkrasında her hangi bir değişikliğe gitmediğinin altı çizilmedir.  Tasarının yasalaşması halinde, özellikle uygulma yönetmeliğinin yurt içi izin başvurularını düzenleyen 7. maddesi ile izin isteminin reddini düzenleyen 21. maddesi yeni bir yönetmelik değişikliğine konu olacaktır.